Baştan söyleyeyim ben yapmadım, Gülden yaptı. Annelerimiz yapardı eskiden hatırlıyorum; yeşilliği bol fıstıksız üzümsüz falan. Hatta bir diğer adı daha vardır da burada yazmak olmaz. :)) Bunu ben yapmadım ama kalan yapraklarla bugün diyet sarma yaptım. Hem de seçilip iyileriyle zeytinyağlı, ertesi gün gene seçilerek etlisi yapılmışken kalan eğri büğrü yapraklarla oldu bu iş. Gene diyet nereden çıktı diye sorabilirsiniz, en fazla üç sürer bırakır da diyebiliriniz :)))) Ama bu sefer gayet ciddi başladık. Bu dolmaların diyet olmayan şekilleri geçen haftadan. O hafta nasılsa uzun süre doğru düzgün bir şey yiyemeyeceğimizi düşünerek stok yaptık. :))
Düşünün çayla bile zeytinyağlı sarma yeniyor. Ama hakkını vermek gerek Gülden süper yapmıştı.
Biliyorsunuz taze yaprağın tam zamanı. Salamurayla taze yaprak arasında çok büyük lezzet farkı var. Birçok yolu var galiba taze yaprağı saklamanın. Bodrum'da bahçemizde vardı bol bol stok ederdik pet şişelerde.
Yalancı dolma olduğundan bütün malzemeler çiğden olacak, ben zaten böylesini daha çok seviyorum. Burada hele de dolma üzerine tarif vermek haddim değil. Taze soğan, kuru soğan, pirinç, maydanoz, zeytinyağı, şeker, tuz, taze nane, dereotundan oluştu malzemelerimiz.
Dolma paylaşımlarında bu fotograf mutlaka oluyor, neyim eksik onlardan diyerek ben de koyuyorum. :))
Bu da pişmeden evvel tenceredeki hali, üzerine sapları konmuş herhalde ekşilik versin diye. Biraz su kondu, üzerine bir tabak dolmalar dağılmasın diye kısık ateşte öylece pişti.
Bu da tabaktaki hali. Sarmalar büyük çıkmış ama aslında böyle değildi. :)
Bu da bugün benim yaptıklarım. Her türlü dalganızı geçebilirsiniz. :)) Biraz dağınık bir görüntüsü olsa da lezzeti süperdi inanın. Bir Yunan otelinin facebook sayfasında görmüştüm oradan esinlendim.
Ispanakları ince ince doğradım, kuru soğanı rendeledim, taze soğanı, taze naneyi, maydanozu, dereotunu kıyarcasına kestim. Üzerine birazcık lor peyniri serpiştirdim. Bir adet domatesi rendeleyip ilave ettim. Zeytinyağını, tuzunu, karabiberini ayarladım.
Bu da yukarıda bahsettiğimiz sarmanın klasik pozu. :)) Pirinci unutmuş falan diye düşünmeyin pirinç yok biraz bulgur var. Tek tek bu şekilde sarıyoruz.
Gülden'den öğrendiğimiz şekilde tencereye dizdim, suyunu da koyup pişirdim. Çok değişik, inanılmaz da lezzetli oldu tavsiye ederim bir deneyin.
Bu arada yaptığımız diyetten de bahsedeyim. Bodrum'da denemiş üç buçuk ayda yirmi kilo vermiştim. Hemen sakıncalı böylesi falan demeyin dengeli bir diyet. Sadece ilk hafta kısıtlamalar var, ikinci haftadan sonra etler, balıklar başlıyor. Birinci hafta kahvaltıda iki dilim çavdar ekmeği, bir parça beyaz peynir, dört zeytin, istediğiniz kadar domates, salatalık, biber, (ben semizotu da yiyorum) sivri biber (acı yiyebiliyorsanız daha iyi). Arada 1 porsiyon meyve, 2 adet ceviz veya badem. Öğlen yemeğinde yağsız salata istediğiniz miktarda ve etsiz sebze yemeği. Akşamüstü yarım simit ve bir adet karper peyniri. Akşam yemeğinde çorba, salata ve gene etsiz sebze. Saat 22.30'da bir porsiyon meyve. Yatarken bir çorba kaşığı pekmez. Günde iki litre su, iki kere yeşil çay, istenirse bir Türk Kahvesi. Nasıl mantıklı değil mi? Ha en önemlisi en az haftada bir saat yürüyüş. Harfiyen uyuyoruz sadece Gülden sigarayı yeni bıraktığından arada ayçekirdeği çıtlatıyor. ))
No comments:
Post a Comment